bu böyle gitmemeli. bir şeyler değişmeli. ama ne? bilmem ki..
saçlarım? olmaz, onlara dokunamam. sevgili? ama yalnızlığın özgürlüğü bir başka.. yeni bir iş? önce buna bir gireyim de.
ne yapsam? alışveriş yapmanın dayanılmaz klişesi altında ezilmek istemiyorum. yapabilirim daha yaratıcı olabilirim.
belki de blogumu değiştirmeli ve onu insan içine çıkarmalıyım. ama önce azıcık evcilleşmesi gerek.
skip to main |
skip to sidebar
19 Kasım 2009 Perşembe
18 Kasım 2009 Çarşamba
sabah sabah
öğrenciyken kaçırdığım sabahların kıymetini şimdi çalışırken anlıyorum. biri bana sabahlarımı geri versin. söz en geç 9'da kalkacam, çay koyacam, mükemmel bir kahvaltı eşliğnde TV seyredecem. seda sayan'a bile razıyım yeter ki güneşli huzurlu o sabahı yaşayabileyim.
bunları her sabah güneşten kaçarcasına metroya binip girdiğim o yüksek binanın güneş görmeyen ofisinden yazıyorum.
"Bu sabahların bir anlamı olmalı..."
bunları her sabah güneşten kaçarcasına metroya binip girdiğim o yüksek binanın güneş görmeyen ofisinden yazıyorum.
"Bu sabahların bir anlamı olmalı..."
10 Kasım 2009 Salı
erkek egosu
metroda, yolda, kuyrukta, otobüste seni baştan aşağı süzen dönüp dönüp tekrar bakan baktığını belli etmemek için hiç bir çaba göstermeyen hatta seslice iç çeken sevgili erkekler.Hepinize imreniyorum. ve bir dahaki karşılaşmamızda sormak istiyorum ;
"Bu özgüveninizi neye borçlusunuz? bana da söyleyin nolur!"
"Bu özgüveninizi neye borçlusunuz? bana da söyleyin nolur!"
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)
Copyright © 2009 Yaz kızım | Design: Luka Cvrk | BloggerTemplate Converted by BloggerThemes.Net