24 Temmuz 2009 Cuma

öğrenmediğini öğrenerek

ömrüm öğrenmekle geçecek gibi görünüyor. o kadar çok şey var ki bilmediğim, hatta bilmediğimi bile bilmediğim.


öğrenmek çok güzel şey ama , sanki hayatım hep böyle gececek hiç hazır olmayacakmışım gibi geliyor. bildiklerimi kullanamadan ölecekmişim gibi. keşke hayatımda hiç kullanmayacağım tüm o gereksiz şeyleri öğrenmek için harcadığım süreyi bir trene atlayıp dünyayı dolaşarak harcasaydım. o ülke senin bu hostel benim dolaşsaydım.

adından başka hiçbir şeyi aklımda kalmayan Karlofça Antlaşmasını, Prag'ta en kötü yerde hamburger yemeğe tercih ederdim sanırım.

ya da bu masada boş geçirdiğim saatleri kek yapmaya..

final ödevlerimi copy paste yapmayı, evde müzik açıp dans etmeye..

hiç giymediğim o tshirtü almak için harcadığım onca saati, mizah dergisi okumaya ..

8 Temmuz 2009 Çarşamba

comfortably numb

geçiş dönemi en zor şey olsa gerek insan hayatında. alışmaya çalışmak, yeni alışkanlıklar edinmek, yakın geçmişi artık birer "anı" olarak kabul edebilmek...

işte tam da öyle bir dönemdeyim. öğrencilikten işsizliğe, gençlikten yetişkinliğe geçiyorum sanki. hayat boş her şey boş geliyor şimdi. boş gözlerle bakıyorum etrafıma. ne hissettiğimi bilemeyecek kadar uyuşuğum.uzun zamandır kullanmadığım klavyem tozlanmış. başımda hiç içmediğim halde bir akşamdan kalma hali.

yapacak hiçbir şeyinin olmaması ve hiçbirşeye vakit bulamaman hep aynı ana denk gelir ya. işte benim de vaktim yok bir şeye, yapmak zorunda olduğum işleri bir kenara ittim sadece uzanıyorum. göz kapaklarım her an ihanet edebilir bana , biliyorum ama karşı koymuyorum. uyandığımda hiçbir şey değişmeyecek farkındayım. tek istediğim hiçbir şey düşünmemek. akşamdan kalma halimle mutluyum belki de. sohbet etmekten kaçıyorum insanlardan kaçıyorum. ağlamaktan, dinlemekten, anlatmaktan kaçıyorum..

iş bulunca ne olacak diye düşünüyorum. para kazanmaya çalışmak ve o parayla faturlarını ödeyebilmek. hayat bu mu? bu kadar basit bir şey mi? bunun için mi onca çırpınış, onca çaba onca okuduğun kitap, öğrendiğin onca şey...

başını alıp gitmeli ama nereye? nasıl? çok zor bliyorum. bu yüzden düşünmek bile istemiyorum. tek yaptığım pink floyd "comfortably numb" eşliğinde uzanmak ve akşamdan kalma halimle boş
boş tavanı seyretmek. geçiş dönemi geçene kadar.