24 Haziran 2010 Perşembe

kıymetimi bilemedim, söz vermiştim oysa ki...

23 Haziran 2010 Çarşamba

Acı var Rocky!


insan acı çekmek isterse çeker.

her şey yolundayken bile. hayalini kurduğun şeylere teker teker sahip olurken hatta. en sevdiğin arkadaşların yanındayken, ailenden kimseyi henüz kaybetmemişken, sağlıklıyken, gençken, mükemmel bir şehirde yaşarken, çevrendekiler neden mutsuz olduğunu sorduğunda verecek bir cevap bulamazken...

yeter ki iste. acı sana göz kapayıncaya kadar gelir. evet, gözünü kapatırsın ve düşünürsün. sonra kalbinde bir acı hissedersin. ardından midene bir şeyler olur ama tarif edemezsin. sanki ütüyü fişte unutmuşsun gibi bir huzursuzluk kaplar içini. en sevdiğin şeyleri bile sana zehir edebilecek bir huzursuzluk...

kendi içine kapanırsın ama ağlamazsın. çünkü ağlarsan acın hafifler; acın hafiflerse yeterince büyüyemezsin; yeterince büyüyemezsen de her defasında daha çok acı çekersin.

hem ne demişler: "derler ki bir yerden sonra, acımaz daha fazla."

Devam et Rocky, acı çok! şimdilik...


17 Haziran 2010 Perşembe

aradığım mutluluk bu paragraftaymış meğer

"dert edinmenin sırrı, mutlu olup olmadığını düşünmeye vakit ayırabilmektir. dertten kurtulmanın yoluysa bir işle uğraşmaktır, çünkü, işiyle uğraşan işini düşünür. işini düşünen kişi de ne mutludur ne de mutsuz; her mutluluktan daha iyi olan eylem ve canlılık içindedir yorulana dek... bu nedenle de mutlu olabilmek için yorulmak gerekir."

                                                                                                                                                                 (Bernard Shaw Kırgınlar Evi)

16 Haziran 2010 Çarşamba

başıma gölge geçti

aşık olduğum kitabı okurken birden durdum. etrafıma baktım. oturduğum masaya düşen gölge Galata Kulesi'nindi. arkamdaki ağaç kütüğünü yapay minik bir şelaleye çevirmişlerdi. su sesleri ordan geliyormuş demek. 

mükemmel bir çay bahçesindeydim ve tek başıma türk kahvesi içiyordum. birazdan öğrenciyken hep hayalini kurduğum ajansa gidecek ve masama oturacaktım. 

sıcaktı ama Galata'nın gölgesi serinletiyordu içimi. bu şartlar altında aşık olduğum kitaba bir kere daha aşık oldum, ve yalnızlığa, ve hayatıma...

bir gün gelecek

senin için kurduğum cümlelerin yüklemine acıyıp, öznesine tüküreceğim.

14 Haziran 2010 Pazartesi

göster ama elde etme

9 Haziran 2010 Çarşamba

dışarda hayat var

pencereden aşağıdaki park görünüyor. bir çocuk babasını kovalıyor. diğer tarafta bir kadın bankta oturmuş arkadaşıyla sohbet ediyor ama gözü kumda oynayan bebeğinde. bebek karşısındaki köpeğin kuyruğunu çekiyor, kadın tedirgin oluyor ama köpek bir şey yapmıyor. bir çocuk annesini öpüp koşmaya başlıyor...

bense perdeyi bile açmaya üşendiğim karanlık evde tüm gün uyuklamışken, birden duruyorum. "hayat güzel be" diyorum. "daha yaşanacak çok güzel duygular var hiç bilmediğim." oda mı aydınlanıyor, içim mi tam kestiremiyorum.

8 Haziran 2010 Salı

ben uyusam sen izlesen


şu anda o kadar yanında olmak istiyorum ki. üzerine uzanmak. seninle ısınmak.

geçirdiğimiz hiçbir geceyi unutmadım. senden ayrı uyuduğum günlerde bile senin sıcaklığını aradım her yerde.

aklımdan çıkmıyorsun bugün. sabah acelem vardı ansızın terkettim seni kusuruma bakma. oysa ki bu karanlık, yağmurlu havada ne güzel vakit geçirirdik birlikte. film izlerdik. ben uyurdum sen de beni izlerdin.

evet sevgili yatağım sana o kadar ihtiyacım var ki! hele ki bugün. ben böyle hasta uykusuzken, hava hepimize bozuk atarken. yanında olsam keşke.

6 Haziran 2010 Pazar

Sevgili Adsız



hani bana bir zamanlar yorumlar yazardın. beni tanırdın ama ben seni tanımazdım.

geçmiş yazılarımı okuyup aklında tutardın, göndermeli yorumlar yapardın. zekiydin ve imla kurallarını çok iyi bilirdin. kısacası hayalimdeki erkektin (inşallah erkektin) ve ben senle evlencektim.

şimdilerde yoksun. ansızın terk eyledin blogu. kimbilir kimlere yorum yazıyorsundur? çok popüler bloggerlar var, kitapları falan çıkıyor, oralardasın di mi? onlar daha eğlenceli bense son zamanlarda çok depresifim di mi?

bak geçici bir dönemdi ve geçti gitti. şimdi yine mutluyum, neşe dolu umutluyum. sen de gel, dön artık blogumuza. o blogger kızlar seni üzer.

hadi beyaz adsız prens. adına bin gel.


(beyaz adsız prens gülçin'in espirisidir ve bence çok komiktir)

3 Haziran 2010 Perşembe

egolarım kamaşıyor gözlüğümü getir


Güneş gözlüğü takmakla, insan götünün kalkması arasındaki doğru orantıyı bana hangi ünlü psikolg açıklayabilir?

yani yüzümüz öyle kötü ki ne kadar az görünürse o kadar havalı oluyoruz. öyle mi?

1 Haziran 2010 Salı

Tek hayalim, bir çizgi filmde rol almak