28 Aralık 2009 Pazartesi

keskin sirkenin küpü


Dışarıdan sert olan insanlara saygım sonsuzdur. Ne yaşadıklarını bilmesem de ne kadar acı çektiklerini az çok tahmin edebilirim. Kimse durduk yere hayatı kendine zindan etmez.

Ben hayatımın büyük bir bölümünü dışarıya çok sert olan bir insanla geçirdim. Kimi zaman bu sertlik benim de canımı acıttı, kimi zaman hayatımda böyle bir insan olduğu için kendimi çok şanssız saydım ama şimdi anlıyorum. biliyorum. bilmediğim ne çok şey olduğunu biliyorum.

onun aslında ne kadar büyük bir insan olduğunun farkındayım. asla onun kadar güçlü olamayacağımın da. sadece susuyorum. zamanında içten içe kızdığım için şimdi içten içe üzülüyorum.

dikkat zombi çıkabilir !


Bazı insanların sanki hiç özel hayatı yokmuş gibi. Olamazmış gibi. Duygulanıp ağlasa veya kahkahalarla gülse başımıza bir şey gelecekmiş gibi.

öyle ruhsuz, öyle tepkisiz görünüyorlar ki onlara bir şey anlatırken kendinize acıyorsunuz.

bazen işyerinde, bazen bir veznede, bazen hastanede... hiç farketmez. bu insanlardan her yerde bolca var. zaman zaman sırtlarını açıp pillerini değiştirsem her şey normale dönecekmiş gibi geliyor. ama nerde?

23 Aralık 2009 Çarşamba

rüyalarım kafa yapıyor


Bazen böyle gülerek uyanıp zıplayarak otobüse biniyorum ya...
hani işe yetişmeye çalışan insanlara sarılmak istiyorum. herkese gülümsemek, yolda gördüğüm bebeklerin yanaklarına saldırmak ...

işte böyle zamanlarda "gece ne gördüm acaba rüyamda?" diye düşünmeden edemiyorum. bence Pollyanna'yla işbirliği yapmış veya Heidi ile otlakta taklalar atmış olabilirim.

ne görüyorum bilmiyorum ama iyi kafa yapıyor bana. yarım gün götürüyor beni. etkisi uzun sürsün diye biraz daha erken uyumayı deneyeceğim.

21 Aralık 2009 Pazartesi

acıtmadan uyumayalım


çat diye çıkaracaksın birşeyi hayatından. öyle zamanla, deneyerek, alıştıra alıştıra olmaz. aynı acıyı çekersin çünkü her defasında. bir kere bıraksan da, elli kere bırakmaya çalışsan da. acı katsayın aynıdır miktarıysa sana kalmıştır.

yine gittim eskişehir'e. daha fazla acı çekeyim diye. bittiğini kabullenmediğimden. alıştıra alıştıra bitsin istediğimden. ama zor oldu. yine canım yandı. yine evimde gibi hissedip, evime veda ettim.

eski odamın baktığı sokağa uğrayamadım. onlarca kez gidip eğlendiğim mekanlarda eskiyi yad edemedim. anılarımın güzelliği korkuttu beni. o anılar hayatımda durduğu sürece hiçbirşeyden zevk alamayacakmışım gibi hissettim. çok düşünmedim...

şimdi istanbul'da bir ajansta masamın başına oturmuş zeki müren dinliyorum. bakkalından şarap alırken beni tanıyan amca, biramı doldururken sohbet ettiğim barmen, dans ettiğim mekanın sahibi, yan masada oturan arkadaşlarım hepsi orda kaldı yine. ama ben burdayım. hayat devam ediyor acısıyla tatlısıyla...

15 Aralık 2009 Salı

huysuz ve ruhsuz

günden güne soluyorum. enerjim çekiliyor. sabahları yataktan kalkmak zorunda olmak bana verilmiş en büyük ceza gibi. akşama kadar uyanamıyorum. ve akşam yine uyuyorum.

fonda çalan şarkıda "benden bir ruhsuz yaratmayı nasıl başardınız?" diyordu...

14 Aralık 2009 Pazartesi

2009 sen git ablan gelsin

2009!
hasta ettin beni. hasta ziyareti kısa olurmuş. hadi canım kalk yavaştan sen. yeni misafirler gelecek. oturacak yer açılsın.

11 Aralık 2009 Cuma

Dışımdakiler

Sevgili Blogum,
yaklaşık bir yıl önce, sadece ikimizin yaşayacağına inandığım bir ilişki başlatmıştım seninle. Mutluyduk, yalnızdık, karışanımız yoktu, yaptıklarımızdan kimseye hesap vermek zorunda değildik. bir nevi 'ben seni kaçırmıştım ve evlenmiştik.'aileleri aradan çıkarttığımız için sorunumuz yoktu. böyle güzel güzel sevişerek bir yıl geçirdik.

fakat sonra ne oldu? ben sana ihanet ettim. İlişkimizi başkalarıyla paylaştım. baktım herkes aşkını ortalıkta yaşıyor. "Ben de yaşarım" dedim "bana da yorum yazarlar. bakarsın aşkımız sayesinde belki de ünlü olurum."

birkaç insana senin adını verdim. üzgünüm ama aşk yuvamızı onlara açtım. "hepsi sevdiğim insanlar" desem beni affeder misin? yoksa artık benle özel şeyleri paylaşmaktan kaçacak mısın? İlişkimizn yönü değişecek ve biz bir yıl önceki gibi yine kendi dünyalarımıza mı döneceğiz?

beni affet blogum. içimdekiler dışarı taştı. tutamadım kendimi.

9 Aralık 2009 Çarşamba

İnce kaşlı erkek modeli

kaşlarını incecik yapan erkeklerden ölesiye tiksindiğim bu günlerde, kaş almayanlara ithafen bir şarkı yazıdm:
" sen de kaşını alıp gitme ne olur!"

8 Aralık 2009 Salı

yazarlık deneme bir ki

Bugün insanlık adına küçük, yazarlık adına büyük bir adım attım. ve ajans blogunda yazmaya başladım.
buraya da yazıyorum ki ilerde "nerdeeen nereye!" derken elimde bir kanıtım olsun.

copy paste hayat

Birbirinin aynısı olan günler hesaplanıp yaşımdan düşülse ya...

nostalji çarşısında teknoloji

sahaflar çarşışında bir yaşlı esnaf diğerine bağırıyor
"Mehmet neredesin ya kaç gündür? ne buralardasın ne messenger'da!"

4 Aralık 2009 Cuma

Şükran günü

- anne nerelerde kaldın?
- şükran günündeydim kızım.
- hönk?
- Şükran teyzendeydi ya gün sırası. çeyreğini verdim biraz oturduk geldik.

3 Aralık 2009 Perşembe

nazarım var değmesin

çingene yanıma yaklaşırken, paradan çok bir şey söylemek ister gibiydi. gözlerini kısarak geldi.

"senin" dedi buğulu bir sesle. " sabahları uyanma problemin var. çünkü üzerinde çok nazar var."

şaşırdım.beni gerçekten tanıyanlar sabahların benim için ne büyük bir işkence olduğunu bilirler. yurttaki arkadaşlarım ilk birkaç aydan sonra beni uyandırma sevdasından vazgeçmişlerdir.nice yiğitler tanıdım "ben seni uyandırırım" diyen ama sonra sinirle pes eden.

benim bu özel maruzatımı bilen çingeneye saygım sonsuzdur.çünkü tüm bu sabahlar için bana verdiği bahaneyi kırk yıl düşünsem bulamazdım.
üzerimde ağırlık varsa ben napayım?

1 Aralık 2009 Salı

bir varmışım bir yokmuşum

İçinde olduğum bütün fotoğraflar tek tek ayıklanmış.sanki diğerlerini ben çekmemişim gibi. hayatının ben'li kısmı itinayla çıkarılmış.

muhtemelen ismim yükselmek ileri gitmekten ibaret artık onun için.

reklamlar girince daha bir sinirle zap yapıyordur biliyorum.

hayatına giren kızların saçlarını zorla düzleştiriyordur.

ve yine kimseyi belli bir mesafeden fazla yaklaştırmıyordur hayatına. ve o mesafe giderek artmıştır eminim.

gün batımını izlediği o sandalyede daha bir sessizdir şimdi.

ergenlik sinircesi

ne oraya aitim ne buraya.
ne mutluyum ne mutsuz.
ne burda kalmak istiyorum ne gitmek..

ergenlikte yaşamadığım bu duygular şimdi buldu beni. keşke zamanında yaşasaymışım. çok geç kaldım tüh.