30 Nisan 2010 Cuma

big babol gibisin.



önceleri çok tatlı, biraz zaman geçince hiç bir b.ka benzemeyen.

evet evet aynen öylesin.
ama kahretsin ki başlangıcın öyle güzel ki sonunu bile bile aldanıyorum.

28 Nisan 2010 Çarşamba

akrostişşşş

sabah aynı akşam aynı
ılımlı olayım diyorum ama
kafamı kaldırsam herkes aynı.
ışık açsam yazık
camı açsam soğuk
ısınamadım bi türlü, buralar pek boğuk

24 Nisan 2010 Cumartesi

içimdeki çocuk dayağı haketti


23 nisan'da büyüdüm.

içimdeki çocuk pek bir saf. aramız bozuk bugünlerde. ona bir ceza verecem. görsün dünya kaç bucak. öyle onun sandığı gibi toz pembe mi? beni deli ediyor saftirik.

22 Nisan 2010 Perşembe

hiç tanımadığım bir erkeğe

önünde durdum. bir an afalladı yolunu değiştirmeye çalıştı. yine önüne geçtim. kafasını kaldırdı bu sefer. gözlerime baktı. epey şaşırmıştı.

"hiç tanımadığım bir erkeğe anlatacak o kadar çok şeyim var ki." dedim annesinden oyuncak isteyen çocuk bakışlarıyla.

eski bir masada oturduk. müziğin sesi yüksekti ama birbirini hiç tanımayan iki insan için güzeldi. gerginliği azaltıyordu. biranın etkisi miydi müziğin miydi bilmiyorum ama hiç rahatsız hissetmedim kendimi. konuştum konuştum... içimde ne varsa anlattım. ilgiyle dinledi. gözlerini üzerimden ayırmıyordu. her hareketimden ruh halimi çözümlemeye çalışıyordu belli ki.

anlattıkça hafifledim. sonra içimden siyah bir duman çıktı sanki. içimin karanlığıydı sanırım. akşamüstü karanlığında otururken biri ışıkları açmış kadar mutlu oldum.

ben susana kadar tek bir kelime etmedi. iyice aydınlık olunca içim sustum. gülümsedim sonra. o da gülümsedi.

hesabı istedik. kalktık. karşılaştığımız yere doğru yürümeye başladık. iyice geç olmuştu. varınca durduk. birbirimize baktık. sonra sözleşmiş gibi sarıldık. öyle güçlü bir sarılmaydı ki bu, ne dost ne sevgili... tarif edemediğim başka bir şey.

sonra ayrıldık. bir an durup teşekkür etmeyi düşündüm. ama adını bilmediğimi farkettim. devam ettim.

19 Nisan 2010 Pazartesi

her insan (s)özünde iyidir

kendime, kötü insanların içindeki iyiliği ortaya çıkarmak gibi bir misyon edindiğimi farkettim. salak mıyım? her insan özünde iyidire inanmak istiyorum. kendimi inandırmaya çalışıyorum. inanayım diye de somut örnekler toplamaya çalışıyorum. bu ne be! bana ne!

malesef herkes iyi değildir. özünde iyidir evet ama özünü kaybetmiş o kadar çok kişi var ki. hatta bunu bile bile yapan. başkalarının acısından zevk alan. söze gelince iyi bir insan olduğunu vurgulayan.

sıkıldım artık. kendimden sıkıldım galiba. acımasızlığa özeniyorum şu sıralar. çok karizma bence. acımasızlık bir sonraki seviye aslında. ilk önce umursamamaktan başlamak lazım. bana ne diyebilmek lazım.

tahtaya elli kere yazayım. ilk dersimiz bu. bana ne bana ne bana ne bana ne bana neeee

17 Nisan 2010 Cumartesi

ne kadar da iyisiniz.

sana bu derece kibar davranılmasının, her daim centilmenlik yapılmasının senin güzel bir kız olmanla hiç bir alakası yok. hı hı evet.

centilmenlik sizin doğal haliniz. zaten herkese öyle davranırsınız. en alttaki insanlara da sizin seviyenizde ve üstünüzdekilere de. çok iyisiniz. tamam biz bir şey anlamadık sustuk.

16 Nisan 2010 Cuma

ben küçükken çok büyüktüm

ergenlikteki halim şu halimden daha despot, daha kuralcı, daha sert. şimdiki halim ergenlikteki halimden korkuyor.

yolda çat diye karşıma 18 yaşındaki Ülkü çıksa anında kaçarım. belki beni döver.

13 Nisan 2010 Salı

ben gülüyor muyum? evet

ay yok o kadar da mutsuz değilim. sadece mutlu olduğum anları yaşayarak, mutsuz olduğum anları yazarak geçiriyorum. ondan böyle. kızmayın artık bana.

11 Nisan 2010 Pazar

gözüme hüzün kaçti

bir kadının gözlerindeki hüznü görebilmişseniz tanıştıgınıza memnun olabilirsiniz. çünkü tanımaya yeni başlıyorsunuz demektir.

yıllardır şunu sordum kendi içimde: "mutluluğu abartan kalbim, üzüntüyü nereye saklarsın?" ama şimdi cevabı biliyorum. fazla uzağa gitmiş olamaz.

içimden bir sessizlik

o kadar sessizdim ki dişardaki sesler içimde yankılanıyordu.

bu sessizlik ne kadar sürecek bilmiyorum. biraz korkutucu. yalnizliği hatırlatıyor. ama kalabalık hiç de çekici degil şu sıralar. iç sessizliğim diyor ki "sus, konuşacağın zamanlar elbet gelecektir. ama şimdi değil." dışarda sesler yankı yaparken ben susuyorum.

7 Nisan 2010 Çarşamba

mutluluk hırsızları ne istediğinizi biliyorum!


genelde mutlu bir insan olduğum için, mutsuz insanları çekerim. onlar benim mutluluğumdan nasiplenir, ben acı çekerim.

allah'tan mutluluk kendini yenileyebilen bir şey. hem de yeniledikçe daha güçlü oluyor. tecrübeli mutluluk öyle kolay kolay kaybedilmiyor :)

2 Nisan 2010 Cuma

hey gidi istanbul

İstanbul'da herkes kendinden bahsediyor. kalabalıkta kendini unutmamak için galiba.