4 Eylül 2009 Cuma

güzeller içinden

bir sabah çok çirkin bir kız olarak uyandım. aynaya baktığımda,sabah çirkinliği de eklenen o suratı görünce kendimden tiksindim.
ne olmuştu da bu hale gelmiştim? o güzelim eşek gözler nasıl da fasulye tanesi gibi kalmış, hokka gibi burnum ne bok yemeye kemer takmıştı kendine? aman allahım!bu gördüğümben miydim yoksa Kibariye'nin annesi mi?
sorgulamaya gerek yoktu. önsezilerim dün geceden sonra cezalandırıldığımı ve hayatımın geri kalanını bu tipsizlikle geçirmek zorunda olduğumu söylüyordu. "dilimi eşek arısı soksaydı da o sözleri söylemeseydim ne gerek vardı onca artistliğe?" dedim ve tekrar aynaya baktım. dilim de kocamandı.
bütün gece bana yavşayan erkeklere artistlenecem diye o havalı konuşmayı yapmasaydım; "konuşan güzelse, saçmalasa bile ilgiyle dinlersiniz; güzel kız sizden bir şey rica edince iki katını yaparsınız, masada güzel kız varsa 'ben çok güçlüyüm,param var arkam sağlam,benim yanımdaki kız yaşadı' anlamına gelen espirilerle bezenmiş cümleleri havada uçuşturursunuz." diye başlayıp sonra abartıp "aslında biliyor musunuz bu güzellik benim sadece zekamı örtmeye yarıyor." demeseydim!

işe gittim. her sabah beni günaydın diye gülümseyerek karşılayan güvenlik "günaydın" deyince cevap vermedi.
hay ben senin.. dedim içimden.
sustum sonra...

0 yorum: