12 Aralık 2010 Pazar

hayatım bir film şeridi gibi geçiyor, bense figüranım...

güzel mi kötü mü anlayamadığım bir sürü zaman geçti. saatler, cuma geceleri, pazar sabahları, çarşamba öğleleri, gece yarıları, sabahın erken saatleri, gün batımları...

ben yokken neler olmuştur kim bilir. uzun hafta sonu kahvaltıları, şarap eşliğinde kız muhabbetleri, "bu filmi izleyelim" savaşları, (önce) fal baktırma yarışları... hepsi yaşanmıştır ve ben yokumdur çünkü çalışıyorumdur.


aşık olunca sevdiğin her şeyden, hatta bazen arkadaşlarından bile vazgeçersin ya hani... ama mutlusundur (ya da öyle olduğunu sanırsın.) sonra malum sona ulaşınca yani aşk bitince anlarsın nelerden vazgeçtiğini. işte o zaman iki olasılık vardır "iyi ki"ya da "keşke" demek (can dündar:)

iyi ki veya keşke demek için çok erken biliyorum. aslında çok fazla da düşünmemeye çalışıyorum. mutlu muyum diye düşünmeye bile vaktim yok zaten.

"keşke" yolun sonunda "iyi ki" desem...



0 yorum: