18 Ocak 2010 Pazartesi

Yalnız kafanın düşünce balonları


anladım ki yalnızlık bana göre değilmiş. anladım ki yalnızlık tam bana göreymiş.evde yalnız kaldığım anda bambaşka biri olarak buluyorum kendimi.daha duygusal, daha umursamaz, daha az neşeli, daha çok düşünen.

hangisi gerçek ben veya ben gerçekten dengesiz miyim bilmiyorum. Ama şu sıralar öyle bir ruh halindeyim ki... Mutluyum dediğimin ertesi günü dokunsalar ağlayacak hale geliyorum veya gözlerim dolarken gülme krizi geçiriyorum.

sonra "kim mutlu ki acaba?" diye etrafıma bakıyorum. gerçek anlamda mutlu kimseye rastlayamıyorum. etrafımda sadece günü geçiştiren insanlar. sorgulamadan yaşayanlar. belki de en mantıklısını yapanlar kim bilir.

ama ben öyle değilim sürekli soruyorum kendime şu an mutlu muyum diye. şu andan ileriye ne kalacak elimde? hatırlayacak mıyım yoksa diğer günler gibi çöpe mi gidecek? bugünü yaşamasaydım da olur muydu yani?

kafamda milyon tane düşünce. "hayat bu işte çok düşünmeye gelmiyor" diyenlere inat bir savaşım var benim. gün biriktiryorum. an biriktiriyorum. Bugünden elimde en az 2 snlik bir görüntü kalmalı yarına. ya da tarifi imkansız bir duygu. iyi veya kötü. ama yarın hatırlamalıyım onu.

hıçkırarak ağlamadıysak ne zamandır yazık bize. veya kahkahadan öksürüklere boğulmadıysak.. duygusuz geçen günler zombileştrir insanı. ve en çok zombiler
korkutur beni.

7 yorum:

Adsız dedi ki...

bknz: birine dokunma ihtiyacını istiklal caddesinde birbirlerine çarparak gidermeye çalışan insanlar..

hepimiz yazarız dedi ki...

:) vay anasını hiç böyle düşünmemiştim

Adsız dedi ki...

ayrıca cehalet mutluluktur..
bunu istanbulda daha iyi anlayacaksın, yeni geldin sayılır..

hepimiz yazarız dedi ki...

ne kadar az bilirsek o kadar mutlu uyuruz. öğrendikçe mutsuzlaşıyor insan ve bu yüzden bilmek istemiyor karşındakinin kim olduğunu bile.

Adsız dedi ki...

(başka bir adsız diyorki) Ben çocukken dönemin insanlarının cevabını bir türlü bulamadıkları o soruya takmıştım.acaba mutluluğun resmi çizilebilir miydi?hiç yeteneğim yoktur ama resim derslerinde çizdiğim bütün resimler zaten mutluluğun kendisi değimliydi diyordum,yaşadığım şehir,o yeşil ağaçlar,o iki dağ arasından akan aptal ırmak ve olmazsa olmazı yine o iki dağ arasından yükselen güneş,çok imrendiğim zamanlarda tercihen küçük bir de şelale,elele tutuşmuş çirkin çöp insanlar,yani aramızdaki o bağ…zamanla anladımki her denemem beni ondan daha da uzaklaştırdı,daha dolu daha güzel olsun diye eklediğim her nokta,her eklenen obje,her eklenen insan veya ev,her ne olursa yani…şimdi azlığın büyüsünü daha iyi anlıyorum….

Adsız dedi ki...

(başka bir adsız ekliyor)

ve bence cehalet,cehaleti kullanan düşüncesiz aptallar için mutluluktur,asla cahil olanlar için değil.

Adsız dedi ki...

cehaletten kastımız safi aptallık değil tabi ki de.. sorgulayıp, sorgulamamak meselesi bişeyleri.. hayat zaten zor ve karmaşık o kadar enformasyon bolluğu içerisinde, artık hiçbirşey bahsettiğin çocukluğundan kalma o -2boyutlu- resim kadar basit değil.. "cehalet mutluluktur" kadar inandığım başka bir söz "basit olan güzeldir" ayrıca..-fakat-anladığım kadarı ile vurgulamak/dokunmak istediğin farklı bir konu sanırım.. kimseyi tanımayan biri olarak, peki :)